Dünya genelinde elektrik enerjisinin elde edilebilmesi için neredeyse %80 gibi bir oran ile fosil yakıtlar yani kömür, petrol ve doğalgaz gibi yenilenemez kaynaklar kullanılmaktadır. Fakat bu tip kaynaklar giderek daha fazla tükenmeye başlarken, ortaya koydukları çevre kirliliği karşısında yenilenebilir ya da çevre kirliliği oluşturmayan jeotermal enerji gibi kaynaklar daha fazla ön plana çıkarılmalıdır. Çünkü jeotermal enerji bir kaynak olarak kullanıldığında bu enerjinin elektrik enerjisine dönüştürülmesi gayet mümkündür.
Jeotermal enerji yer altında ısı olarak depolanmış enerji anlamına gelmektedir. Tarihine bakıldığında gezegenin oluşumu dönemine uzanan bir geçmişi yer alırken, bu dönemlerde oluşan ısı ve radyoaktif madde bozulmaları ile birlikte yeraltından jeotermal enerji birikmesi oluşmuştur. Gerek dünyanın dört bir yanında gerek Türkiye’de farklı bölgelerde jeotermal enerji özellikle kayalarda ve yer altında birikirken tespit edilerek kullanılabilir bir hale getirilebilmektedir.

Jeotermal Enerji ile Elektrik Üretimi
Jeotermal enerji günümüzde sürekli ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak kabul edilirken, özellikle ülkemizde birçok noktada potansiyel ortaya koyan bir enerji türüdür. Dünyanın birçok farklı ülkesinde de jeotermal rezervuar tespitleri yapılarak bu kaynakların kullanılabilirliği sayesinde sürdürülebilir elektrik üretimi gerçekleştirilmektedir. Üretim aşamasında jeotermal enerji kaynaklarının bulunduğu noktalarda bir santral kurulumu gerçekleştirilerek üretim sağlanır.
Jeotermal enerji kaynaklarının elektrik enerjisine dönüştürülmesi için kurulan santraller farklı tasarımlara sahip olarak geliştirilebilmektedir. Çünkü jeotermal kaynağın elektrik için kullanılması açısından yaş ya da kuru buhar kaynaklarından yararlanılır. Ayrıca üretimde su ihtiyacı yer alır. Üretim için günümüzde kullanılabilen jeotermal enerji santralleri aşağıdaki sayılan değişen türlere ayrılmaktadır.
- Kuru buhar ile kurulan santrallerde jeotermal kaynaktan elde edilen kuru buhar üzerinde bulunan türbinlerin döndürülmesi ve hareket ile elektrik enerjisinin elde edilmesi sağlanır.
- Yine kaynaktan elde edilen flash buhar sayesinde yüksek bir basınç ortaya çıkarken, bu basınç jeotermal akışkanın buhara dönüştürülmesini ve türbinlerin yine hareket ederek elektrik enerjisi üretmesini sağlamaktadır.
- Çift çevrim işlemi gerçekleştirilen santrallerde ise akışkan ikinci bir akışkanı ısıttıktan sonra elde edilen buhar ile tribün hareketi ve elektrik enerjisi oluşturulur.

Jeotermal Enerji ile Elektrik Üretiminin Avantajları ve Dezavantajları
Jeotermal enerji ile elektrik üretimi gerçekleştirilmesi yüksek verimli bir kaynaktan yararlanılması sayesinde avantaj oluştururken, aynı zamanda çevreye zarar vermeden yenilenebilir ve sürdürülebilir bir enerji üretimi ortaya koyar. Düşük maliyetli bu sistemde yerel bir kaynak kullanıldığı için dışa bağımlılık ortadan kalkarken, çevre sorunu ortaya çıkarmadan Türkiye’nin dört bir tarafında termal kaynaklar kullanılabilmektedir.
Jeotermal enerji yaygın bir şekilde kullanılırken, fosil yakıtlar tüketilmesi yerine özellikle sera gazı etkisini azaltmak için önemli bir avantaj ortaya koymaktadır. Zira fosil yakıtların kullanılmasında ortaya çevre gazları yayılırken, kullanım riskleri çok daha yüksektir ve yangın ya da patlama gibi tehlikeler ile karşılaşılabilir. Lakin jeotermal enerji kullanımı sırasında yer altından Bor minerali ortaya çıkarken, bu mineral doğayı kirletebilmekte ve sistemlerde çürüme oluşturabilmektedir. Üstelik doğal bir şekilde karbondioksit ile hidrojen sülfür bulundururken, bu faktörlerin doğayı kirletmemesi için ek masraflar uygulanması gerekebilir.

Türkiye’de Jeotermal Enerji Kullanımı
Ülkemiz aktif tektonik kuşak üzerinde bulunması ile birlikte çok yüksek sayıda jeotermal kaynak sahibi bir ülkedir. Takriben 1000 adet doğal çıkışlı kaynak yer alırken, her kaynak kendine has bir sıcaklık değeri ortaya koymakta, buhar miktarı değişmekte ve bu sayede Türkiye’de enerji üretiminde farklı bir değer oluşturmaktadır. Avrupa’da jeotermal potansiyeli çok yüksek olan ilk ülke Türkiye olmak ile birlikte dünya genelinde de ülkemiz 4. sırada yer almaktadır.
Dünyanın önemli jeotermal potansiyeli bulunan ülkelerinden biri olan Türkiye, özellikle Batı Anadolu’da %78 ve diğer bölgelerde yüzde 1 ile 10 arasında değerler ile potansiyel ortaya koymaktadır. Günümüzde ülkemizin ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin ortalama %4 gibi bir oranı jeotermal kaynaklar üzerinden elde edilebilmektedir. Türkiye’de 1975 yılından bu yana jeotermal enerjiden elektrik üretimi yapılırken, potansiyel olarak 450 MW gibi bir üretim imkanı yer aldığı bilinmektedir.
Jeotermal enerji ülkemizde elektrik enerjisi üretimi için kullanıldığı kadar ısıtma amaçlı da birçok farklı kentte yararlanılan kaynaklar arasında bulunmaktadır. Ülkemiz genelinde özellikle Afyonkarahisar, Balıkesir, Denizli, İzmir, Manisa, Kırşehir, Ankara, Ağrı, Nevşehir ve Yozgat gibi illerde jeotermal ısıtma uygulamaları yer almaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular
Jeotermal enerjiden nasıl elektrik elde edilir?
Jeotermal enerji kaynağından elde edilen buhar sayesinde santral tribünleri dönüşü elde edilerek elektrik enerjisi dönüşümü sağlanmaktadır.
Jeotermal kaynaktan elektrik üretimi dünyada ilk olarak nerede başlamıştır?
Dünyada ilk olarak 1900’lü yılların başlarında jeotermal enerji kaynağı ile elektrik üretimi İtalya’da gerçekleştirilmiştir.
Ülkemizde ilk jeotermal elektrik santrali nerede kurulmuştur?
Türk topraklarında ilk jeotermal elektrik santrali 1968 yılında tespit edilen Kızıldere jeotermal sahası üzerinde Denizli’de kurulurken ilk üretim 1984 yılında başlatılmıştır.
Jeotermal enerjinin dezavantajları nelerdir?
Jeotermal enerji yenilenebilir bir kaynak oluştursa da kullanımı ile birlikte ortaya çıkan Bor doğa kirlenmesine neden olabilmekte ve ayrıca içerisinde bulunan hidrojen sülfür ya da karbondioksit gazları çevreye zarar verebilmektedir.

